İkinci Makale
Yazar: Frank Mackey Richardson
Müjde yazarlarının her biri Mesih’in Tanrılığını beyan etmektedirler. Matta, Tanrılığına Yuhanna kadar yer ayırmasa da, bize yalnızca Tanrı olabilecek bir Mesih sunar; aynı durum Luka ve Markos için de geçerlidir. Sürekli konuştuğu üslup ve usul, beyanları kadar ehemmiyetlidir.
Sinoptik İncillere göre Mesih açıkça Tanrı’nın Oğlu olduğunu iddia etti (Matta, 26:64 ve Luka 22:69–71). Burada anlatılan örnekte Mesih, Kayafa tarafından sorgulanmakta ve kendisine Tanrı’nın Oğlu olup olmadığı sorulduğu zaman şöyle karşılık vermiştir: “Söylediğin gibidir. Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu’nun, Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.” (Mat. 26:64). Matta 27:43’te de şunu okuyoruz: “Tanrı’ya güveniyordu; Tanrı O’nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, ‘Ben Tanrı’nın Oğlu’yum’ demişti.” 44. ayet, hırsızın bile O’nu Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırdığına ve Mesih’in yukarıdaki metinde olduğu gibi unvanı kabul ettiğine ve bu örnekte kendi kanıyla mühürlediğine tanıklık ediyor.
Mesih ayrıca her iki dünyada da egemenlik iddiasında bulunur (Matta, 13:41–42). “İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O’nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.” Bu ayetlerde bir krallığı var ve O’na bir melek maiyeti eşlik etmektedir. O yargılayacak ve tökezleyenleri ve de kötülük yapanları kızgın fırına atacak (Mat. 25:31–32). “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.” (Mat. 25:31–33). Ardından 34. ayette şöyle diyor: “O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ’Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!” 41 ve 46. ayetlerde ise şu sözleri okuyoruz: “Sonra solundakilere şöyle diyecek: ’Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin… Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.” Göründüğü üzere O, doğruları cennete ve kötüleri ise sonsuz cezaya gönderen en yüce Yargıçtır. O’nun kudreti yücedir ve O her an bunun bilincindedir, hatta Matta, 28:18’de bunu açık bir biçimde ifade etmektedir: “İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi:”Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.” O, mutlak Yargıçtır. Tüm yetki O’nun elindedir. Bunlara sahip olan birinin Tanrı olmaması mümkün mü? Tüm yargı kararlarının son ve mutlak mercii O’dur.
İsa dağdaki büyük vaazında yüce öğretmen olduğunu iddia eden bir mesajla geldi. Tek bir bölümde tam yedi kez “Ama ben size diyorum ki…” (Mat. 5:20, 22, 28, 32, 34, 39, 44) ifadesini kullandı. Matta 7:24’te, söylemiş olduğu sözlere kulak asıp uygulayanların bilge olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra Matta, O’nun yetkiyle öğrettiğini tarif ediyor (Mat. 7:29): “Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.” Matta, 12:8, Markos 2:28 ve Luka 6:5’te, Yahudi Şabatı’nı bir kenara bırakır ve insanlara tereddüt etmeden, kendisinin Şabat’ın Rabbi olduğunu söyler. Muhtemelen Sinoptik İncillerin başka hiçbir yerinde bu kadar net konuşmamıştır. Ardından Matta 28:19-20’de şunları söyledi: “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.” Burada tüm dünyanın O’nun öğretilerinin bilmesi gerektiğini, sözlerine iman etmiş kimselerin yalnızca Baba ve Kutsal Ruh değil, aynı zamanda Oğul’un adında da vaftiz olmasını ve dünyanın sonuna dek onlarla birlikte olacağını söylüyor. Tanrı olmayan birisi bunlar vaat edebilir miydi? Mesih’in bu sözleri, O’nun kendisinin kim olduğu konusunda bilgi sahibi olduğunu göstermiyor mu?
Mesih, Markos 2:5-7’de hasta bir adamın günahlarını affediyor ve adamı O’na getiren kimselerin imanlarını görerek, “Oğlum, günahların bağışlandı” diyor. Aynı bölümün 10. ayetinde ise şunları söyleyerek devam ediyor: “Ne var ki, İnsanoğlu’nun* yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye…” Sonra felçliye, “Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!” dedi. Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Tanrı’yı övüyorlar, “Böylesini hiç görmemiştik” diyorlardı.” Yahudiler, günahları yalnızca Tanrı’nın affedebildiğini söylediler. Mesih sadece günahları bağışlamak için yeryüzünde yetki iddiasında bulunmakla kalmadı, aynı zamanda iddialarını kanıtlamak için bu fiziksel tedaviyi gerçekleştirerek doğaüstü güç iddiasını tasdikleyecek kadar ileri gitti. “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir” (Mat. 11:28–30). Başka bir yerde de “Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul’un kim olduğunu Baba’dan başka kimse bilmez. Baba’nın kim olduğunu da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası bilmez” (Luk. 10:22) diyor ve üstelik bu sözler bizzat Mesih tarafından söylenmiştir. O, bir o kadar derin bir sır olan Babasıyla eşittir. Ebedi talihimiz, O’nu kabul etmemize veya reddetmemize bağlıdır. “İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babam’ın önünde açıkça kabul edeceğim. İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam’ın önünde inkâr edeceğim” (Mat. 10:32). Tanrı’yla temas halinde olan ve O’nun düşüncelerinin anahtarlarını elinde bulunduran kişi haricinde kim böyle iddialarda bulunabilir?
Buraya kadar Matta, Markos ve Luka’nın bize açıklamış olduğu Mesih’e odaklandık. O’nu her iki dünyada sonsuz güce sahip Yargıç ve Tanrı’dan gelen bir öğretmen olarak görüyoruz. O, insan ruhuna esenlik ve teselli sunuyor ve kendisini bizim yük taşıyıcımız olarak resmediyor. O’nun Oğulluk gizemi, Babası gibi gizemlidir. O, Tanrı ve insan arasındaki aracıdır ve bütün uluslar bunu öğrenmeli ve O’nun adında vaftiz edilmelidirler. Sinoptik İnciller bize daha tanrısal bir Mesih sunabilirler miydi? Böylesi karmaşık iddiaları kendileri uydurabilirler miydi?
Yuhanna’nın, Mesih’i Tanrı olarak açıkladığı iddia edilir. Amacımız, Yuhanna’nın da Sinoptik İncillerdeki ile aynı Mesih’i açıkladığını göstermektir. İsa, Nikodim’le olan sohbetinde Tanrı olduğunu açıkça dile getirmiştir. “O’na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı’nın biricik Oğlu’nun adına iman etmemiştir” (Yu. 3:18). Ayrıca aynı bölümün 16. ayetinde şöyle yazılmıştır: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” Matta’da Mesih, mutlak Yargıç olarak tasvir edilmiştir. Yuhanna’da ise O, göklerde konut sağlayan kişidir: “Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin, bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum” (Yu. 14:1–3). Üstelik İsa, kendi canı üzerinde de mutlak yetki sahibi olduğunu beyan etmiştir. “Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var. Bu buyruğu Babam’dan aldım” (Yu. 10:18). Ayrıca, O’nun sesini işitenlerin sonsuz yaşama sahip olacağını da söylemiştir: “Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu’nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile” (Yu. 5:25). Yuhanna’da da tıpkı Sinoptik İncillerde olduğu gibi ebedi Yargıç olduğu beyan edilmiştir. “Baba kimseyi yargılamaz, bütün yargılama işini Oğul’a vermiştir” (Yu. 5:22). “Buna şaşmayın. Mezarda olanların hepsinin O’nun sesini işitecekleri saat geliyor” (Yu. 5:28). Mesih, bir kez daha sonsuz yaşam verebildiğini dile getiriyor: “Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak” (Yu. 4:14).